Beykozlu
New member
Diyabetin kaşıntı, iştah artışı, kilo artışı yahut zayıflama, bulanık görme üzere şikâyetlere niye olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Elif Turan, “Her 10 yetişkinden 1’inin diyabeti olduğu biliniyor, bir daha bu hastaların yarısı diyabete sahip olduklarından habersiz yaşıyor” dedi.
Diyabetin insülin hormonunun yetersizliği yahut insülin etkisinin azalması kararı kan şekeri (glukoz) artışı ile seyreden kronik metabolik bozukluk olduğunu söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Turan, “Glukoz, hücre için güç kaynağı olarak kullanılır. İnsülin kan glukozunun hücre içine girmesini sağlar ve kan glukozu olağan aralıkta tutulur. İnsülin yetersizliği ve tesirinde azalma olduğu vakit kan şekeri yükselmeye (hiperglisemi) başlar. Hiperglisemi, yorgunluk, ağız kuruluğu, epey su içme, idrara çıkma, sık yenidenlayan idrar yolu enfeksiyonu, kaşıntı, iştah artışı, kilo artışı yahut zayıflama, bulanık görme üzere şikâyetlere niye olabilir” diye konuştu.
Hareketsiz hayat diyabeti tetikliyor
Obezite ve hareketsiz hayat şeklinin artmasına paralel olarak dünyada diyabet prevelansının (yaygınlık) giderek artış gösterdiğini işaret eden Doç. Dr. Turan, “Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) 2021 bilgilerine göre, 537 milyon insan, yani dünyadaki yaklaşık her 10 yetişkinden birinin diyabeti olduğu biliniyor, bir daha bilgilere göre bu hastaların yarısı diyabete sahip olduklarından habersiz yaşıyor.
Ayrıca 541 milyon yetişkin, Tip 2 diyabet geliştirme riski altındadır. 1,2 milyondan fazla çocuk ve ergen (0-19 yaş) Tip 1 diyabetle yaşıyor. Türkiye’de de hastalığın görülme sıklığı dünya ile paralel giderek artmaktadır. 1998’de yapılan TURDEP -1 çalışmasına nazaran diyabet prevelansı yüzde 7,2 iken 2010’daki TURDEP-2’de ise oran yüzde 13,7’ye ulaşmıştır
” tabirlerini kullandı.
Diyabet hastalarının yüzde 90’ı Tip 2
Doç. Dr. Turan, genel olarak üç tip diyabet olduğunu söyleyerek şu ayrıntıları paylaştı: “Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet ve gebelikle bağlı gestasyonel diyabet vardır. Tip 1 diyabet, pankreasın otoimmün niçinli insülin üreten hücrelerinin harabiyeti ile gelişir. Harabiyet yüzde 80’nin üzerinde olunca diyabet kliniği ortaya çıkar. Hastalar daha genç yaştadır, zayıflardır ve tedavide insülin kullanmak zorundadırlar.
Tip 2 diyabet ise tüm diyabet formlarının yüzde 90’ını oluşturur. Yaş, obezite, genetik, sedanter (hareketsiz) ömür ile bağlı insülin tesirinde azalma ile ortaya çıkar. Hastalar daha şişman ve ileri yaştadır. Hayat şekli değişikliği, ağızdan ilaçlar ve gerektiğinde insülin tedavide kullanılır. Gebelik diyabeti bilhassa gebeliğin son haftalarında ortaya çıkar ve gebelikten daha sonra sıklıkla kaybolur.
“
Kan şekerine dikkat edilmeli
Kontrolsüz diyabette kan şekeri yüksekliği bedende birfazlaca sistem ve organın olumsuz etkilenmesine yol açtığının altını çizen Doç. Dr. Turan, “Kalp ve damar hastalıkları, inme, görme bozukluklarına, hudut ve böbrek hasarına niye olabilir. Ayakta yara oluşması, kangren ve buna bağlı uzuv kayıpları oluşabilir. Diyabet körlüğün en kıymetli niçinlerinden biridir. Kronik böbrek yetmezliğinde diyalize giren hastaların yarısı diyabetiktir.
Kaza dışı ayak/bacak kaybının en değerli sebebi bir daha diyabettir. Sağlıklı beslenme, idman, ilaçların nizamlı alınması kan şekerlerinin istenilen seviyede tutulmasını sağlar. Bu da diyabete bağlı görülebilecek organ hasarlarını kıymetli ölçüde azaltır
” dedi.
Tedavide yeni yöntemler
Son senelerda diyabetli bireylerin glikoz regülasyonu için öz idarelerini artırmak ve güçlendirmek için bilişim teknolojileriyle desteklenmeleri görüşünün arttığını ve bu mevzuda yeni biçimlerin geliştirildiğinin altını çizen Doç Dr. Turan, “Diyabetteki teknolojik ilerlemelerin temeli, daima deri altı insülin infüzyonu (CSII yahut insülin pompası) ve daima glikoz izleme (CGM) sistemlerinin geliştirilmesi üzerinedir. İmplante edilebilir subkütan CGM sistemi üst kolun subkütan dokusuna yerleştirilir. Taşınabilir bir aygıta hipoglisemik, hiperglisemik ihtarları ve bildirimleri iletir, ayrıyeten taşınabilir aygıt yakınlarda olmasa bile vericiden bedene titreşim ikazları sağlanmaktadır.
İnsülin pompa tedavisi, HbA1c seviyelerini düşürmek ve hipoglisemi riskini azaltmak için kullanılabilecek bir araçtır. 670G Hybrid Close Loop (HCL) sistemi, otomatik insülin iletim aygıtı hastanın kendi kendini yönetme yükünü azaltır. Hipoglisemi ikaz bilekliği, akıllı mikro iğne yama üzere eserler diyabetli hastanın kullanmasına sunulmuş değerli aygıt ve uygulamalardır.
Ayrıca uzaktan sıhhat sistemi uygulamaları, bilişim teknoloji eserleri vasıtasıyla diyabetli bireyler ve sıhhat profesyonelleri içindeki coğrafik mahzurları kaldırarak, sıhhat hizmetlerinin toplumdaki her bireye ulaşılabilir bulunmasına imkân veren bir sıhhat hizmeti olmuştur
” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Diyabetin insülin hormonunun yetersizliği yahut insülin etkisinin azalması kararı kan şekeri (glukoz) artışı ile seyreden kronik metabolik bozukluk olduğunu söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Turan, “Glukoz, hücre için güç kaynağı olarak kullanılır. İnsülin kan glukozunun hücre içine girmesini sağlar ve kan glukozu olağan aralıkta tutulur. İnsülin yetersizliği ve tesirinde azalma olduğu vakit kan şekeri yükselmeye (hiperglisemi) başlar. Hiperglisemi, yorgunluk, ağız kuruluğu, epey su içme, idrara çıkma, sık yenidenlayan idrar yolu enfeksiyonu, kaşıntı, iştah artışı, kilo artışı yahut zayıflama, bulanık görme üzere şikâyetlere niye olabilir” diye konuştu.
Hareketsiz hayat diyabeti tetikliyor
Obezite ve hareketsiz hayat şeklinin artmasına paralel olarak dünyada diyabet prevelansının (yaygınlık) giderek artış gösterdiğini işaret eden Doç. Dr. Turan, “Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) 2021 bilgilerine göre, 537 milyon insan, yani dünyadaki yaklaşık her 10 yetişkinden birinin diyabeti olduğu biliniyor, bir daha bilgilere göre bu hastaların yarısı diyabete sahip olduklarından habersiz yaşıyor.
Ayrıca 541 milyon yetişkin, Tip 2 diyabet geliştirme riski altındadır. 1,2 milyondan fazla çocuk ve ergen (0-19 yaş) Tip 1 diyabetle yaşıyor. Türkiye’de de hastalığın görülme sıklığı dünya ile paralel giderek artmaktadır. 1998’de yapılan TURDEP -1 çalışmasına nazaran diyabet prevelansı yüzde 7,2 iken 2010’daki TURDEP-2’de ise oran yüzde 13,7’ye ulaşmıştır
” tabirlerini kullandı.
Diyabet hastalarının yüzde 90’ı Tip 2
Doç. Dr. Turan, genel olarak üç tip diyabet olduğunu söyleyerek şu ayrıntıları paylaştı: “Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet ve gebelikle bağlı gestasyonel diyabet vardır. Tip 1 diyabet, pankreasın otoimmün niçinli insülin üreten hücrelerinin harabiyeti ile gelişir. Harabiyet yüzde 80’nin üzerinde olunca diyabet kliniği ortaya çıkar. Hastalar daha genç yaştadır, zayıflardır ve tedavide insülin kullanmak zorundadırlar.
Tip 2 diyabet ise tüm diyabet formlarının yüzde 90’ını oluşturur. Yaş, obezite, genetik, sedanter (hareketsiz) ömür ile bağlı insülin tesirinde azalma ile ortaya çıkar. Hastalar daha şişman ve ileri yaştadır. Hayat şekli değişikliği, ağızdan ilaçlar ve gerektiğinde insülin tedavide kullanılır. Gebelik diyabeti bilhassa gebeliğin son haftalarında ortaya çıkar ve gebelikten daha sonra sıklıkla kaybolur.
“
Kan şekerine dikkat edilmeli
Kontrolsüz diyabette kan şekeri yüksekliği bedende birfazlaca sistem ve organın olumsuz etkilenmesine yol açtığının altını çizen Doç. Dr. Turan, “Kalp ve damar hastalıkları, inme, görme bozukluklarına, hudut ve böbrek hasarına niye olabilir. Ayakta yara oluşması, kangren ve buna bağlı uzuv kayıpları oluşabilir. Diyabet körlüğün en kıymetli niçinlerinden biridir. Kronik böbrek yetmezliğinde diyalize giren hastaların yarısı diyabetiktir.
Kaza dışı ayak/bacak kaybının en değerli sebebi bir daha diyabettir. Sağlıklı beslenme, idman, ilaçların nizamlı alınması kan şekerlerinin istenilen seviyede tutulmasını sağlar. Bu da diyabete bağlı görülebilecek organ hasarlarını kıymetli ölçüde azaltır
” dedi.
Tedavide yeni yöntemler
Son senelerda diyabetli bireylerin glikoz regülasyonu için öz idarelerini artırmak ve güçlendirmek için bilişim teknolojileriyle desteklenmeleri görüşünün arttığını ve bu mevzuda yeni biçimlerin geliştirildiğinin altını çizen Doç Dr. Turan, “Diyabetteki teknolojik ilerlemelerin temeli, daima deri altı insülin infüzyonu (CSII yahut insülin pompası) ve daima glikoz izleme (CGM) sistemlerinin geliştirilmesi üzerinedir. İmplante edilebilir subkütan CGM sistemi üst kolun subkütan dokusuna yerleştirilir. Taşınabilir bir aygıta hipoglisemik, hiperglisemik ihtarları ve bildirimleri iletir, ayrıyeten taşınabilir aygıt yakınlarda olmasa bile vericiden bedene titreşim ikazları sağlanmaktadır.
İnsülin pompa tedavisi, HbA1c seviyelerini düşürmek ve hipoglisemi riskini azaltmak için kullanılabilecek bir araçtır. 670G Hybrid Close Loop (HCL) sistemi, otomatik insülin iletim aygıtı hastanın kendi kendini yönetme yükünü azaltır. Hipoglisemi ikaz bilekliği, akıllı mikro iğne yama üzere eserler diyabetli hastanın kullanmasına sunulmuş değerli aygıt ve uygulamalardır.
Ayrıca uzaktan sıhhat sistemi uygulamaları, bilişim teknoloji eserleri vasıtasıyla diyabetli bireyler ve sıhhat profesyonelleri içindeki coğrafik mahzurları kaldırarak, sıhhat hizmetlerinin toplumdaki her bireye ulaşılabilir bulunmasına imkân veren bir sıhhat hizmeti olmuştur
” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.