Candan Özer – Araf

Bakec

New member
CANDAN ÖZER – ARAF
Uzun zamandır kitap yorumu yapmadığımı farkettim. Oysa ki okumalarıma aralıksız devam ediyorum. Bu kadar aradan sonra insan şöyle beğendiği, etkilendiği, çokça tat aldığı bir yazar ile devam etmek ister değil mi? Tabi ki olabilir ama ben seçimimi “diğer”den yana kullanacağım bugün.

Bu satırlardan, kitabı pek de beğenmediğimi anlayabilirsiniz. Beğenmediğim bir kitap için, hem de daha yeni “sonu” ile vedalaşmışken, bu kadar aceleci davranmama sebep; hafızamın oyunlarını iyi bildiğimdendir. Ne mi diyorum? Uçup gidecek bu yazar ve bu eser. Hiçbir şey hatırlamayacağım hakkında. Birkaç satır da olsa zevk almadıklarımın da hakkı var bu sayfalarda.

Gelelim artık kitaba ve pek sevgili yazarına. Küçük bir araştırma yaptım Candan Özer hakkında. Emekli İngilizce öğretmeni olması dışında pek de bir şeye ulaşamadım. İlgimi çekecek bir, sadece bir tek yanı olsa araştırmamı derinleştirir, muhakkak bir şeyler bulurdum. Tek kitabı değil Araf. Gavurun Dölü, Kader ve Bitanem isimli 3 kitabı daha var. Okumayı düşünmüyorum elbette, bu kadar da eminim.

ASLINDA KONU İLGİNÇ, HAKSIZLIK ETMEK İSTEMEM.
4 yaşındaki oğlunu, kısa bir süre sonra kocasını, ilerleyen yıllarda ise anne ve babasını kaybeden bir kadının dramını konu alıyor kitap. Kadının, ölümlerinden yıllar sonra bile mezarlarına gidip kocası ve oğluyla konuşması, sonrasında ansızın çıkıveren beyaz atlı prens, vs. derken “heyecanlı” olaylar silsilesi arka arkaya sıralanıyor. Demişimdir daha önce, ben olaylardan ziyade kişilerin ruh hallerini anlatan kitapları hep daha çok sevmişimdir. Konuyu ilginç bulmam da biraz bu yüzden. Çektiği bunca acıdan sonra donuklaşan bir yüz, yazarın deyimiyle “duvar” olma halleri okutabilirdi bir yere kadar. Ama olmamış, koptum bir yerde. Kopmamın sebeplerinden biri, ölen kocanın karısıyla konuşmalarında, hala ona hükmedebileceği şeklinde konuşmaları, karısını hala bir eşya olarak görmesi, kadının da bunları kabul ediyor oluşuydu. Diğer bir sebep ise ucuz korku filmi sahneleri diye tabir ettiğim bölümler. Çok detaya inmek istemiyorum, anlatım şeklini oldukça sıkıcı bulduğumu söyleyebilirim.

Genelde okuduğum kitaplardan alıntılar paylaşırım. Bu kitapta tebessüm ettiren bir cümlecik vardı, o da Saba’nın Engin’in gelişlerini “yaşam getiriyor” şeklinde yorumlayışıydı.

Aklıma gelmişken, kitabın ismi Araf ve araftan çok da bahsedilmemiş. Ancak kitabın sonlarında çok yüzeysel olarak birkaç açıklama yapılmış. Bunu da ayrı bir kopukluk olarak görüyorum.

Keyifli okumalar.
 
Üst