Behzat Ç Memduh Başgan kimi temsil ediyor ?

Ceren

New member
Behzat Ç. ve Memduh Başgan’ın Toplumsal Temsilinin Derinlikleri

Herkesin bir şehri vardır, gözlerinin önüne geldiğinde çeşitli renkler, sesler, kokular canlanır. Benim için o şehir, elbette, Ankara’dır. Ve onun kalbinde bir karakter vardır ki, her zaman gizli bir mücadeleyi yansıtır: Behzat Ç. Bu adam, onun karanlık dünyasında, memuriyetin, adaletin, gücün ve yasal düzenin ne kadar su götürür olduğunu gösteren bir figürdür. Ama bir başka figür de var; Memduh Başgan. Peki, Behzat Ç. ile Memduh Başgan arasında bir bağ var mı? Eğer varsa, bu bağ, sadece iki karakterin ilişkisiyle mi sınırlı? Yoksa toplumsal bir anlam da taşır mı? Gelin, biraz daha derinlemesine bakalım.

Karanlıkta Bir Adam ve Aydınlıkta Bir Başkan

Behzat Ç., her zaman adaletin peşinden koşarken, sistemin hüsranlarını daha yakından hisseder. Savaşçı bir ruhu vardır; dünyayı değiştirebileceğini düşünür, ama her adımında devletin sert duvarlarıyla karşılaşır. O, çözüm odaklı bir adamdır. Gözü pek, cesur ve bir yanda da kaybetmiş hissetse de çözüm üretme konusunda sınırları zorlar. Onun için her şey net bir şekilde ikiye ayrılır: doğru ve yanlış. Ama işin ilginç tarafı, bu karışıklığın içinde her zaman bir şeyler eksik kalır.

Memduh Başgan ise tam zıt bir yapıya sahiptir. Bürokratik düzenin içinde her şeyin kontrol altına alınması gerektiğini savunur. Stratejiler, planlar ve hesaplar; o, her zaman iki adım sonrasını görür. Ama ondan farklı olarak, Behzat’ın dünyasında, yavaş yavaş ortaya çıkan bir şey vardır: empati. Kadınlar, her zaman daha fazla empatik olma eğilimindedirler. Bu, toplumdaki geleneksel rol dağılımlarına uyan bir özellik olabilir. Kadınlar, ilişkisel bir bakış açısına sahipken, erkekler çözüm odaklı olurlar. Ancak Behzat’ın hayatında, kadınların bu hassas bakış açısını, en umutsuz anlarda bile nasıl devreye soktuğunu görmek mümkündür.

[color=]Toplumsal Dönüşümün Aynasında İki Karakter

Peki, bu iki karakterin temsil ettiği toplumsal değerler nedir? Memduh Başgan, sistemin, bürokrasinin bir sembolüdür. O, her şeyin yerli yerinde, kurallarına uygun olmasını savunur. Bu, bir yönüyle doğru bir yaklaşım gibi görünse de, sistemin içindeki adaletsizlikleri görmezden gelmeyi de beraberinde getirir. O, tarihsel olarak, toplumda genellikle gücü temsil eden bir figürdür: düzenin ve kontrolün simgesi. Memduh’un stratejik yaklaşımı, devletin bir yönü olarak, hep mevcut düzeni koruma amacını taşır. Ama unuttuğu bir şey vardır: İnsanlar bazen bu düzenin dışında varlıklarını sürdürmeye çalışırlar.

Behzat ise bu düzenin dışındaki insanların temsilcisidir. O, toprağın altındaki kırık dökük taşları arayan bir dedektiftir. Memduh’un dünyasında her şey düzgün giderken, Behzat’ın dünyasında adaletin peşinden gitmek zor, bazen bozuk bir sistemin çarklarında kaybolmuş hissettirir. Ama asıl fark burada ortaya çıkar. Kadınların daha empatik yaklaşımı, bu iki karakterin çatışmasında belirleyici bir rol oynar. Bir yanda, toprağa basan, gerçekliği görmek isteyen bir adam; diğer yanda ise sistemin izlerini, adaleti arayan bir bakış açısı.

Adalet ve Kırılma Noktaları

Toplumun mevcut yapısındaki adalet anlayışı, bazen Memduh Başgan gibi figürlerle temsil edilirken, bazen de Behzat Ç. gibi karakterlerin mücadelesiyle şekillenir. Burada asıl soru, adaletin ne olduğu ve hangi ölçütlere göre uygulandığıdır. Memduh’un temsil ettiği, baskıcı ve stratejik yaklaşımlar, toplumsal düzenin devamını sağlar. Ancak bu düzen, bazen insanın en insani yönlerini yok sayabilir. Behzat Ç., adaletin bir insan hakkı olduğuna inanır ve bu inanç, onu bazen karanlık sokaklara, bazen de toplumun çürümüş yapılarının derinliklerine sürükler.

Tarihteki önemli figürler ve toplumlar da böyle bir çatışmayı barındırır: güç ile hak, düzen ile özgürlük arasında sürekli bir denge kurmaya çalışılır. Herkesin bir tarafı vardır. Ama ilginç olan, bu dengeyi kuran insanların sadece çözüm odaklı yaklaşımlarla başarılı olmamalarıdır. Kadınlar, tarihsel olarak hep daha ilişkisel bir bakış açısına sahip olmuşlardır. Belki de bu yüzden, adaletin ve düzenin yeniden şekillenmesinde onların empatik yaklaşımı belirleyici olabilir.

[color=] Hangi Yaklaşım Doğru?

Şimdi düşünelim: Memduh Başgan mı, yoksa Behzat Ç. mi? Her iki karakterin de farklı yönleri var. Birisi toplumun düzenini savunurken, diğeri düzeni sarsar. Kadınlar, bu noktada daha dengeleyici bir yaklaşım sergileyebilirler. Hangi bakış açısının daha doğru olduğu konusunda net bir cevap yoktur; ama bence önemli olan, her iki tarafın da bir arada var olabilmesi ve dengeyi kurabilmesidir. Her birey, toplumu değiştirmeyi ve düzeni sağlamayı farklı bir biçimde isteyebilir, ancak nihayetinde insanlık, empatiyi ve çözüm arayışını birlikte taşıyan bir bakış açısına ihtiyaç duyar.

Toplumlar, hem stratejik düşünmenin hem de empatik yaklaşımın birleşiminden daha güçlü olur. Belki de bu yüzden, her iki karakteri de anlamaya çalışmak, hem bireysel hem de toplumsal olarak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

Sonuç: Behzat Ç. ve Memduh Başgan’ın Ortak Noktası

Birçok insan, bu iki karakter arasında derin bir çatışma görür, ancak aslında her biri, toplumun farklı bir yönünü temsil etmektedir. Çözüm odaklı bir yaklaşımla toplum düzenini savunmak bir bakıma önemli olsa da, empatiyi ve insanlığın temel haklarını unutmamak, bu düzenin sürdürülebilir olmasını sağlar. Bizim toplumumuzda da olduğu gibi, her şey birbirine zıt iki yaklaşımdan beslenir: güç ve adalet. Ama bu iki kavramın bir arada var olabilmesi, ancak herkesin içindeki insanlığı hatırlamasıyla mümkündür.
 
Üst